Bu günlerde, Venüs-Jüpiter görünümünün sınayıcı doğasından ötürü, bu dersi tamamlamamış olanlar için Venüsyen veçhelerde aşırılıklar, dolayısıyla da yaşamsal kaynaklarla ilgili sınanmalar görülebilmektedir.
Venüsyen veçhelerimiz, yaşamımızın kalitesiyle ilk elden ilgilidir, zira yaşamsal enerji kaynağımızın en ilksel sorumlusu Venüs’tür. Bizler, Venüs ile yaratılır ve Venüs ile yaşatılırız. O ilksel yaşam gücü, hayatımızdaki tüm yaratımlarımızın kaynağıdır.
Dolayısıyla, Venüs özümüzün farkındalığıyla yaşama atılmamız, kimliğimizi kuşanmamızın ilk aşamalarındandır.
Bu özü biz, bedenimizde ilk kez ergenliğe girdiğimizde keşfederiz. O zamana dek kendisini Sevgi olarak gösterirken, daha sonra cinsel/yaratımsal güç olarak ifade bulmayı öğrenir. Nitekim Sevgi, Venüsyen özün en saf ve süptil formuyken, cinsel/yaratımsal güç fiziksel formudur. Ve bu ikisinin birleşimi dengelendiğinde -Sevgi ve cinsellik/yaratıcılık- Venüsyen öz varlığımızda en ihtişamlı haliyle bulunmaya başlar.
Venüs özümüz, yeryüzünü yeşerten, bulunduğu yere patırtı çıkarmadan sükunetle yaşam veren nurdur.
O nuru en doğru şekilde ifade etmeyi öğrenmemiz, yaşamımızdaki dünyevi yaratımların, kendi bedensel – yeniden-yaratımların bir eseri olan – sağlığımızın güvenliği hatırına mühimdir ve herkesin her şeyden önce bu nuru kuşanmayı öğrenmesi gerekmektedir.
Tekamülünün başında olan mavi gezegenimizde, bunun henüz bu şekilde işlemediğini belki fark etmişsinizdir. Nitekim o ilahi nur, bu gezegende çoğunlukla gölge maksatlar için kullanılmış, nefse araç haline getirilmiştir. Tıpkı, doğadaki sonsuz enerji kaynaklarının sürdürülebilir ve doğayla ahenk içinde kullanılması yerine, işleyişi tahrip eden bir şekilde kullanılması gibi.
İşte bu nedenle onu, en çok istismar edilen ve insanın kendinden her geçen gün en çok harcadığı kaynak olarak görüyorsunuz.
Her an dokunduğumuz yere yaşamı getirebilecek bir güçle donatılmış doğamızın ihtişamını aslında her an kutlayabiliriz, ama onun yerine büyük çoğunluğun yaşam getirdiğinden çok daha fazlasını tüketen bir yaklaşımı seçtiğini görüyorsunuz.
Ve tam bu noktada, toplumun neden bu kadar psikolojik ve fizyolojik sorunla yüzleştiğinin cevabına bakıyorsunuz.
Venüs özümüz, bizi her açıdan sağlıklı kılabilecek yegane kaynaktır ve o kaynağı doğru yönlendirmeyi öğrendiğimizde yaşamla barışabiliriz.
Ve iyi bir incelemeyle, Venüs’ün tüm ilahi öğretiler tarafından korunmaya alındığını idrak edebiliriz; Nitekim Venüs’ü ile barışmadığı ve onu iyileştirmediği sürece hiçbir varlık, korkunun ötesindeki ilahi nurlarla hemhal olamaz.
Venüs özümüzü beslemeyen onu tüketen her şey, yaşamsal özümüzden tüketir. Ve bu hal, tüm stresin, korkunun, kaygının, depresyonun en temel nedenidir. Yeterince Venüs enerjisi olmayanlar, bu düşük titreşimlerin eline düşmekten kendini kurtaracak bir donanıma sahip değildir.
Kendini tüketen, yaşamsal kaynaklarını harcayan kişinin Sevme potansiyeli zayıflar ve toleranssız bir hale gelerek korkuyla dolar. Bu korkuların veya kaygıların çoğu zaman bir sebebi bile yoktur, sadece -mış görünürler. Nitekim gerçekte korku veya kaygı diye bir şey yoktur, bu yalnızca Sevginin yoksunluğunda yaşayan varlığın çığlığıdır.
Bilinmelidir ki, Venüs kaynaklarını tüketenler -ruhen ve bedenen- erken tükenenlerdir. Dolayısıyla uzun yaşamak isteyen, canlılığı sürdürmek isteyen herkesin yapabileceği en temel şey Venüs kaynaklarını güçlendirmektir.
Zaman zaman Venüs kaynaklarının çok daha fazla tüketildiği görülebilir ve bilhassa Jüpiter ile sınayıcı görünümleri bunların başında gelir.
Böyle günlerde, toplumun büyük bölümünün Venüsyen kaynakları daha çok harcadığı görülür zira önceden beri alışılmış olan sağlıksız inançlar, Venüsyen deneyimi yaşamanın tek yolunun harcamak olduğuna ikna etmiştir (örn. tüketim ve cinsellik).
Esasında bu günler, Venüs hasletlerini doğru yönetmeyi, kaynakları sürdürülebilir biçimde ele almayı etüt etmekle ilgilidir. Venüsyen özün tekrar beslenerek güçlendirilebilir ve bedene canlılık, gençlik kazandırabilir olması için doğru yönetim pratik edilebilir. Zira böyle bir zamanın sınavlarına dair dayanıklı ve azimli olanlar normal akıştayken çok daha rahat bir şekilde bunu yapabilme yetisi geliştirebilir.
Eğer içinden geçtiğiniz süreçte “anlamsız şekilde” daha korku dolu, kaygılı, stresli, öfkeli, dikkatsiz, sakar, tetiklenmeye açık hissediyorsanız, Venüs özünüzü aşırı tüketmiş ve yenilenmesine alan tanımamış olabilirsiniz. En azından biraz bilinçli dinlenmek, kendinize sevgi dolu bir öz-bakım alanı sağlamak için yapabildiğiniz kadarını yaparak Venüs özünüzü onurlandırmak hatırına bir adım atabilirsiniz.
Venüs özünü anlamak ve yaşamı ona göre düzenlemek kimisi için uzun bir yolculuk olabilirken kimisi için ise çok doğal hissettirebilir. Zira Venüs’ün gölgelerini normalleştiren eski inançların ışık veçhelerini normalleştirmek gerekmektedir ve açık, esnek, doğayla uyumlu olanlar bunlara yakın hissedecektir.
Profesyonel destek talep ederseniz, Venüs enerjinizle tekrar bağlantı kurmanız için kişiye özel odaklandığımız rehberlik + enerji seanslarına başvurabilirsiniz. Fitoenerjist seansları, Venüsyen özü destekleyen doğadadır.
Işık olsun.