28 Ekim 2019 İstanbul saatiyle 05:38:20’de bir Akrep Yeniayı gerçekleşiyor.
Bu Yeniay bizlerin gerçeklik ve illüzyon dengesini kurabilmesi için bir fırsat kapısı açıyor.
Bugünün haritasına baktığımızda ateş elementinin zayıf, su elementinin güçlü olduğunu görüyoruz. Geçtiğimiz Dolunayda ateş elementinin baskın olduğunu hatırlarsınız…
Medikal Astroloji Bölümü
Yeniay anında Şiron 6. eve oturuyor; önümüzdeki 1 aylık dönem, bilhassa aşağıda bahsedeceğimiz konularda şifa bulmak için çok değerli diyebiliriz. Hatta deyim yerindeyse bu “şifa garantili” bir ay.
Ay’ın zararda olduğu Akrep burcunda gerçekleşen bu Yeniay, su elementinin ve soğuk-nemli mizacın ön planda olduğu bir atmosfer yaratıyor.

Güneş, bedenin yapısındaki sağlamlıkla bağlantılıyken, Ay, direkt sağlığımızla ilgili. O yüzden Ay‘ın zararda olması ve soğuk bir mizaç taşıması hastalıklara meyilli bir döneme girdiğimizi haber veriyor.
Bu günlerde bedensel svıların sirkülasyonu zayıflayabilir, organlar yavaşlayabilir, romatizma gibi soğuğa bağlı ağrılar görülebilir, nabız ve tiroit fonksiyonları yavaşlayabilir. Hipotiroit hastalarının bu süreçte tedavilerine ekstra dikkat etmeleri, takviyeler almalarını öneririm. Şiron-Merkür üçgeni Hipotiroit hastalığı olanların tedavisi için müjde veriyor olabileceği için kendilerine bakmaları, beslenmelerine dikkat etmeleri mutlaka fayda sağlayacaktır.
Bitter, ekşi ve soğuk besinlerden uzak durulması, tam tersi sıcak, baharatlı ve stimüle edici besinlerin tercih edilmesi bu dönemin beslenme ipucu olabilir.
Detoks yapmak için kıymetli bir aydayız. Aşırı burun akıntısı, idrar ve cilt sorunları (idrar yolu enfeksiyonu ve egzama gibi rahatsızlıklar), kanın kirli olmasıyla alakalı hastalıklar görülebileceği için, bağışıklığı kuvvetlendirmek adına harekete geçmek önemlidir. Kan temizleyici her türlü gıda ve tedavi yöntemine başvurabilirsiniz. Örneğin hacamat, bu anlamda çokça faydası kanıtlanmış bir yöntemdir, denenebilir.
Mutlaka bu ay içinde 2-3 gün de olsa oruç tutun. Çünkü oruç, bağışıklık sistemine reset atarak vücuttaki toksinleri atmamızı sağlar.
Ayrıca bol su için. Su içmek, sirkülasyonu hızlandırır, bedeni stimüle eder. (Günde bir defa da, 1 bardak suya, 1 çay kaşığı karbonat atarak içmeyi deneyin.)
Ay, 4 derece Akrepte bulunmasıyla, testisler ve uterusun sağlığıyla birebir ilgili bir gündemi de haber veriyor. Kadınların regl döneminde emenagog, adet sökücü bitkilere danışması bu süreçte çok daha önemli olacaktır. Erkeklerinse prostat sağlıklarına dikkat etmeleri gerekebilir. Aynı şekilde bu bölgeyle bağlantılı olan Hara çakrası ya da yaşam gücünün merkezi Tanden (Dantien) zayıf düşebilir. Enerjisel anlamda bu bölgeyi güçlendirmek için en azından Çigongdaki ağaç duruşunu öğrenmenizi tavsiye ederim. Bu ay, tam anlamıyla Çigong ayı diyebilirim. O da ne? diyorsanız, kısaca; çi (yaşam enerjisi), gong (egzersiz), yaşam enerjisi egzersizi.
Bu arada, sizin için video araştırayım derken harika bir Türkçe kaynak buldum. Kesin izleyin ve sadece bu videoyu değil, hafta hafta hazırladığı diğer ağaç duruşu videolarını da uygulayın. Yeniay itibariyle 1 hafta boyunca bu verdiğim videoyu pratik ederek Çigong maceranıza başlayabilirsiniz 🙂
Çigong çalışmak, Ay-Uranüs karşıtlığından doğacak sinirlere bağlı sağlık sorunlarına iyi gelebilmektedir. Şayet aceleci, fevri bir doğaya sahipseniz bunu törpülemek için Çigong’un büyük faydasını görürsünüz. Nitekim Ay-Uranüs karşıtlığı acelecilikten doğan sağlık sorunlarına savunmasız kılar. Dikkat.
Ayrıca ortada bir karşıtlık mevzubahis olduğundan, Uranüs‘ün fevrilikten gelen zararına ek olarak, durağanlıktan gelen zarara kapılmamak için de dikkat etmek gerekiyor. Soğuk-nemli doğanın getirdiği durgunluğu, stimüle edici besinlerle ve egzersizlerle dengelemek faydalı olacaktır. Hem sinirleri stimüle etmesi, hem rahatlık vermesi ile Biberiye çayı, Ay-Uranüs dengesini sağlayacak yegane bitkilerden biri olabilir. 🙂 (1 fincan için 1 çay kaşığı/tutam biberiye yeterli gelir)
Soğuk-nemli doğanın, zamanla bakteri üreten ve yosunlaşan durgun bir gölet gibi hastalıklı bir hale gelmemesi için onu harekete geçirmek şarttır. Bunu da beslenmeyle ve Çigong gibi egzersizlerle sağlayabilirsiniz. Aslında önemli olan tek şey neye maruz kaldığınızı bilmektir. Bildikten sonra ona uygun harekete geçebilirsiniz. Şayet başka kişisel sorunlarınız varsa ya da bu Yeniay’ın kendi vücudunuzla olan direkt etkileşimini merak ediyorsanız, doğum haritanıza özgü bir beslenme planı çıkarmamız için Bütünsel Astroloji Danışmanlığı alabilirsiniz.
Psikolojik Astroloji Bölümü
Yukarıda verilen öneriler ne kadar fiziksel bedene aitmiş gibi görünürse görünsün aslında psikolojiyi de kapsarlar, çünkü fiziksel bedende olan biten her şeyin psikolojik dünyamızda bir yansıması bulunur. O yüzden, aşağıda yazan durumlar sizde ortaya çıkarsa mutlaka üst bölümde yazılanları dönüp bir daha okuyun.
Ateş elementinin zayıf olmasıyla, bu günlerde motivasyonsuz, halsiz hissetmek olasılık dahilinde. Özellikle de doğum haritanızdaki ateş elementiniz zayıfsa! Ateş elementiniz güçlüyse bu halsizliği çok fazla hissetmezsiniz.
Ama mesela böyle bir durumda da, fiziksel enerjinin duygusal enerjiye kanalize olduğunu fark edebilirsiniz. Yani, ateş elementiniz kendini duygularınız vasıtasıyla ifade etmek isteyebilir. Bunu da normalde çok beceremiyorsanız ve Hava elementiniz azsa, kendinizi sağlıklı ifade etme konusunda daha zayıf hissedebilirsiniz ve bu sizin sivri dilli, kırıcı, beceriksiz bir iletişim sergilemenize yol açabilir. Ya da başka senaryolarda, duygularınızı içinize atarak en sonunda sinir krizi yaşayabilirsiniz.

Ayrıca Plüto‘nun 3. evde olması, bu yukarıdaki senaryoları iyice olası kılarken, iletişim becerimizin gelişmesi için gerekli bir açılım yaşayacağımızı da müjdeleyebilir.
Bu noktada, ezoterik konularda öğrenmek/düşünmek, mental/psikolojik proseslerden geçmek iyi bir pratik olacaktır.
Gün içinde boş kaldıkça evrenin işleyişi hakkında kendi düşüncelerinizi fark edin; düşünceleriniz kainatı kapsasın, aklınızın ulaşabildiği derinliklere dalın, uzay fotoğraflarına bakarak her bir yıldızın yanında bizim dünyamızın ya da güneşimizin aslında ne kadar ufak bir zerre olduğunu ve bunların her birinin büyük kusursuz bir sistemle makine gibi nasıl işleyip durduğunu hatırlayın. Evrenin kusursuz sistemini kalbinizde hissedin. Siz de o kusursuz sistemin bir parçasısınız.
12. eve yerleşecek Mars‘ın Satürn ile yaptığı açıyı son paylaşımımda anlatmıştım. O yazıyı aklınızın bir köşesinde tutun bu günlerde.
Geniş orbla da olsa Mars‘ın Plüto ile yaptığı kare açı da, benzer şekilde öfke sorunlarının ve duygusal patlamaların haberini veriyor
Bu şiddet ve öfke enerjisini çalıştırmak için savaş ve şiddet içerikli filmler izlemenizi önerebilirim. Enteresan şekilde iyi geldiğini göreceksiniz ve böylesi basit bir yöntemle göksel enerjilerin üzerinizdeki etkisini hafifletebilirsiniz.
Yeniay anının yükseleni Terazi olduğundan duygusal mevzularda dengeyi gözetebiliriz, zira düşük ateş elementi, öfke ve şiddet enerjisini çok da görmeyeceğimizi bunu daha çok içimizde hissedeceğimizi gösteriyor. O yüzden bunun içsel bir gerilim olmasını beklemek daha doğru olur. İçsel bir anksiyete, pasif agresiflik çok daha mümkün diyebiliriz.

Bu enerjiyi yatıştırmak için ayrıca ilimsel konulara ağırlık verebilirsiniz. Yeniay haritasındaki 9. evin yöneticisi İkizler, İkizlerin yöneticisi Merkür olduğu için bu dönemin çok daha ilim odaklı geçmesi gerektiğini bir kez daha anlıyoruz. Bu yüzden bizi yatıştıracak yegane şey de kitap okumak ve araştırma yapmak olacaktır.
İçsel dünyamızın derinliklerine dalmak ve travma şifalandırmak için de bilhassa önemli bir zamandayız. Nitekim 1. eve yerleşen Akrep burcundaki Ay ve 3. eve yerleşen Plüto, bazı duygusal mevzuların salınması için büyük fırsatlar sunuyor. Bu ayın önemi nedir diye sorsanız, duygusal-mental şifa diyebilirim. Nitekim orada bir Şiron-Merkür üçgeni de var.
Bu günlerde mutlaka bir şekilde travmalarınız üzerine çalışın. Enerji çalışmaları bu anlamda çok daha etkili olabildiği için birlikte Bütünsel Enerji Terapisi çalışmamızı öneririm.
Merkür Akrep‘teyken gerçekleşecek olan retro (geri hareketi), bizleri halının altına süpürdüğümüz duygularımızla yüzleşmeye davet ediyor. Çünkü Akrep burcu dedik mi, gizli-saklı hiçbir şey kalamaz. En kapandı deyip kendimizi kandırdığımız yaralarımız bile ortaya çıkabilir, ki çıkmalıdır da. Çıkmadıkça onlar, günlük yaşamımızda bizim farkında bile olmadığımız şekillerde etrafımıza duvarlar örmeye devam ederler. Öyle ki, gerçek benliğimizi tanımamız önünde duran yegane engeller haline gelebilirler. Güneş’in Akrep’te yolculuk edeceği bu retro süreci, bu günlerin hepimiz için ne kadar büyük bir hediye olduğunu anlatır gibi. Evet, çok bunaltıcı gelebilir verdiği atmosfer, çünkü kapalı bir havanın ya da gece vaktinin duygusuyla eşdeğerdir. Ama gri bulutlardan ve gecenin karanlığından hoşlanmak da hayatın bir gerçeği olabilir. Çünkü her iki arketip de, bize kapalı ve görünmez olanın ardında bulunacak bir şeyler olduğunu anlatır. Güneş‘teki Akrep, bizim Güneşimizle nasıl bir irtibat halindeyse o anlamda kendimizi gerçekleştirmek adına bir adım daha yaklaşabileceğiz. Güneşimizi yaşamanın önemini biraz daha içselleştirmek için Kahramanın Güneşi yazısını mutlaka okuyun.
Güneşimizi tanımamız için karanlığımızla yüzleşmek şarttır. İnsanlar olarak karanlık yanımızla barışmaktan hep geri dururuz, sanki o biz değilmişiz de, şeytanmış gibi davranırız. Hayır, o da biziz aslında. İçimizdeki nefret, öfke ve arzular… hepsi biziz, hepsi bizim. Ta ki şifalandırana dek. Şifalandırmaksızın derinlere gömülen her türlü karanlık, bizim bir parçamız olarak kalmaya mahkum olacaktır. Onlar aydınlığa çıkarılmadıkları için karanlıktırlar. Aydınlığa çıktıkları zaman, kendilerini neşe, heyecan ve haz olarak dışa vururlar. Hayatın güzelliklerinden tat alabilen bir canlıya dönüşmemize vesile olurlar. İçimize gömdüğümüz her karanlık duygu, ifade edemediğimiz aydınlık duyguların çamurlaşmasından başka bir şey değildir.
Acı çekmek de bu karanlığın bir dışavurumudur. Anksiyete, depresyon, korku vs. hep içeride, ta çocuklukta psikolojik-fiziksel şekillerde maruz kalınmış sınırların sonucudur. Sebebi şimdiymiş gibi görünse de…
- Bu yaşam serüveninde, neleri baskıladınız, kim ve ne olmaktan vazgeçtiniz?
- Kimin düşüncelerinin eserisiniz?
- En son ne zaman bir hayal kurdunuz?
- Kendinizle en son ne zaman konuştunuz?
- Kendinizi yeterince tanıyor musunuz? Hangi durumda nasıl davranacağınızı anlayacak kadar yaşam deneyimlerine açıldığınızı düşünüyor musunuz?
- Sizin için düşüncelerinizin derinliklerinde gidebileceğiniz en uzak nokta neresi biliyor musunuz?
- İçinizdeki bilgelik dolu, kalp merkezli rehberliği duyuyor musunuz? Yoksa çok daha zihinsel, materyal misiniz?
- Yaşamın gizlerini merak ediyor musunuz ve en son ne zaman yeni bir şey öğrendiniz?
Sorular bu şekilde uzayabilir. Bu günlerde mutlaka kendi sorularınızın size gelmesine izin verin ve cevaplarını kalbinizde hissedin.
Farkındalık ve şifa ile olsun.
Telif Hakkı @ 2019 Fitoenerjist
fitoenerjist.com
Cok dingin, huzur dolu bir yazi olmus, bazi cumlelerinizi dusundukce huzur buldum 🙏🏻