SIKÇA SORULAN SORULAR
S: Çalışmalarınızın ana prensibi nedir?
C: Çalışmalarda şifayı beş farklı seviyede ele alıyorum. Malum yalnızca fiziksel bedeninizden ibaret değilsiniz. Beş boyut/beden içinde yaşıyorsunuz: fiziksel, enerjisel, duygusal, zihinsel ve bilinçsel. Fiziksel bedeni zaten biliyorsunuz.
Enerji bedeni, aura, çakralar ve meridyenlerden oluşuyor. Bu enerji sistemleri üst bedenlerinizi kapsıyor. Bilimadamları bu enerji bedenlerini uzun yıllar önce Kirlian denilen bir yöntemle fotoğrafladılar. Fiziksel bedeniniz harika bile olsa, enerji bedeniniz sağlıklı olmadıktan sonra tam bir dengeye kavuşamazsınız.
Aynı şekilde duygusal ve zihinsel bedenleriniz de var.
Duygusal beden, geçmiş duygusal travmaların depolandığı yerdir diyebiliriz. Burada ağırlık yaratan travmalar bizim, mantığa aykırı ya da içsel vicdanımıza aykırı davranmamıza neden olabilmektedir.
Zihinsel beden, hakikat ya da mümkün gördüğünüz şeylerin konseptini depoladığınız yerdir. İnanç sistemleri, sizi hem ilerlemekten geri tutabilir hem şifa için gereken algı kapılarını açabilir. Mesela, insanların kibar olması gerektiği inancına sahip olmanız, kibar olmayan birini görünce tepki vermenize neden olabilir, canınızı sıkabilir.
Ne kadar istesek de, realite bizim inançlarımıza uymayabilir ve bu bizi sıkabilir. Böyle bir şey olduğunda, sevgi ya da şefkat duygusundan, özümüzden uzaklaşırız. O yüzden duygusal ve zihinsel koşullanmaların şifalanması gerekir. Bunu yapmanın da bir çok yolu vardır. Çalışmalarımızda hangi yöntemin size uygun olduğunu birlikte görüşüp kararlaştırıyoruz.
S: Herhangi bir hastalığım yok ama sürekli tekrarlayan sorunlarım var. Çalışmalarınızın yardımı dokunur mu?
C: Evet. Çalışmalar kronik sağlık sorunları yaşayanlar için de faydalıdır. Bu sorunların sebebi, çocukluktan maruz kaldığımız şeylerdir. Toplumumuzda, kronik anlamda sadece hastalıkların değil, boşanmaların, zihinsel sorunların, bencilliğin, kibrin, şiddetin, obezitenin ve diğer diğer dejenere toplum belirtilerini de görüyoruz. Ama çok şükür aynı dünyanın bir başka gerçekliği olarak, aklını kullanan insanların, kişisel bakım prensipleriyle içli dışlı olmaya başladığını, güzel ilişkiler geliştirdiğini, içsel pratiklerini aksatmadan uyguladığını ve böylece daha dingin, içselleşmiş, neşeli bir hayatın faydalarına eriştiğini görebiliyoruz. Dünyanın bu yaşam felsefesine daha çok ihtiyacı var.
S: Takip yapıyor musunuz?
C: Evet. Bitkisel ve enerjisel seanslardan sonra danışanların soru sormalarını ve takip eden günlerde başlarına gelenleri yazmalarını bizzat talep ediyorum. Özellikle eğitim alan öğrencilerimin kafasına takılan yerde pratiklerini desteklemek için soru sormalarından memnun oluyorum. Bu, öğrencilerin gelişmeye açık ve verilen bilgilerin ötesine geçmeye hazır olduğunu gösterebiliyor. Başarılı ve doğru çalışmalar yapmanızı umursuyorum. Ayrıca astrolojik danışmanlıklardan sonra da, eğer takip edilmesi ve tekrar seans alınması gereken bir durum varsa iletişimi sürdürüyoruz.
S: Doktoruma şifa çalışmalarımızı anlatmam gerekir mi ya da doktorumu bırakmalı mıyım?
C: Hayır. Ama doktorunuzla görüşerek ilerlemenizi yaptığınız tahlillerle teyit edebilirsiniz. Doktorunuza çalışmalarımızı anlatmanız için açık fikirli olduğuna emin olmalısınız, bazı doktorlar hala bütünsel şifa metodlarını kabul edemiyor, böyle bir durumda sizin motivasyonunuzu kırabiliyorlar. Ama kendi danışan ve öğrencilerim arasında da doktorlar bulunduğu için, artık onların da bu alana yakınlaştığını görebiliyorum.
S: Şifa çalışmalarınızdan sonuç alabilmem sizce ne kadar zaman alır?
C: Bu size bağlı. Bedensel sisteminiz yapıcı enerjilere kendisini ne kadar açıyor, kabulde kalıyorsa o kadar hızlı çözülmeler görürüz. Ama hem bu yöntemlere dirençli kalıyor, hem içinizde yıkıcı enerjiler üretmeye devam ediyorsanız süreç elbette uzayacaktır. Bazı danışanların blokajı o kadar derinlerde oluyor ki travmanın acısını bile hissetmiyor, tamamen bir hissizlik hali deneyimliyor. Sonra sonra acı ve ağrılar olarak bedende kendisini göstermeye başlıyor bu ağrılar geçmeye başladığında da bloke olan bölgede enerjiyi hissetmeye başlayabiliyor. Gerçek şifa, danışanın enerjiyi hissetmeye başladığı noktada gerçekleşiyor. Ağrılı rahatsızlıkları olanlarda beş dakika gibi kısa sürede bile değişim gördüğüm gibi, haberdar dahi edilmediğim ve ameliyat denilen bir mide probleminin 1 saatlik seansta geçtiğini doktor tahlilinden sonra öğrendiğim de oldu. Yatalak kanserli bir hastanın karnındaki ödemli şişliğin yok olduğunu iki seansta gördük. Uyku sorunları olan kişilerin tek seansta bunu aştığına çokça şahit oldum. Yani mucizelere daima açığız aslında. Genellikle, insanlar bir ya da iki gün içinde azımsanamayacak bir değişim hissedebiliyorlar. Bu seanslara katılan birçok kişinin daha hafiflemiş ve özgürleşmiş hissettiğini duyabilirsiniz hem internette hem burada “Deneyimler” sayfasında. Ama uzun soluklu (uzun süre içinde oluşmuş) kronik hastalıkların zaman alabildiği bir gerçek. Örneğin, bedeniniz doğal akışında olduğundakendisini bir sene içerisinde tamamen yeniler. Birçok organ kendisini her birkaç haftada ya da ayda bir yeniler. Bedeninizin inanılmaz dinamik bir sistemi vardır. Şifa çalışmalarıyla diyabetin 30 günde iyileştiği vakalar var. Kanserin haftalar ya da aylar içerisinde iyileştiğini duyabiliyoruz. Ama kimse size iyileşeceğinizin ya da ne kadar sürede bunun olacağının sözünü veremez. Çünkü her insanın yapısı farklıdır. Hepimiz artı ve eksi (yapıcı ve yıkıcı) enerjilerin farklı karışımlarından oluşuyoruz. İyileşme süreciniz de dolayısıyla sizin sisteminize bağlı.
S: Şifa çalışmalarınızın işe yarayacağına dair garanti verir misiniz?
C: Legal olarak kimsenin size garanti verme yetkisi yok. Doktorlar bile bilimsel anlamda kanıtlanmış olsa bile limon suyunun iskorbit hastalığını iyileştireceği garantisini veremez. Bir hastaneye gittiğiniz zaman size form imzalatırlar, canlı çıkamama ya da başka rahatsızlık kapma ihtimalini kabul edersiniz. İlginç olan şudur ki, tıp dünyasında %5lik bir başarı bile bir ilaç ya da tedavi sürecinin piyasaya sürülmesi için yeterlidir. İlaçların %95 ihtimalle işe yaramadığına insanların çoğu şahittir. Yine de her nedense, doğal ve yan etkisiz bir tedavi alırken insanlar %100 başarı beklentisi duyabiliyor. Elbette bunun hesabı yapılmaz, ama şu bir gerçek ki günümüz tıp sistemi, her yıl yarım milyon ila bir milyon insanın ölümüne başarısız prosedür, başarısız ilaç, yanlış reçete, yanlış prosedür ile neden olmakta. Tıp uzmanlarının diplomalı olması gerekiyor çünkü yaptıkları iş oldukça tehlikeli. Çok şükür ki, doğal metotların başarıya işe yaraması ya da yaramaması ihtimalinden başka bir riski bulunmamakta. Nitekim zararlı olabilecek hiçbir yanı yok. Elbette, kendini aşırı su içerek bile öldürebilirsin. Mantık şart.
S: Şifa çalışmalarınızın, aldığım ilaçlarla çakışma ihtimali var mı?
C: Hayır. Çalışmalarda yaptığımız hiçbir şey sizin reçetenizle çakışamaz. Aksine, insanlar bu gibi çalışmalar ile iyileştiklerini fark ettikleri için reçetelerine ihtiyaç bile duymuyorlar. Ama ben böyle bir şeyi tavsiye etmem çünkü bu durumda doktorunuzla çakışırız 🙂 İlacınızı bırakıp bırakmamak, sizin doktorunuzla aranızdaki mesele. Ben ilaç vermiyorum ya da önermiyorum. Hastalık teşhis etmiyorum. Benim en ilaca yakın yöntemim hali hazırda gıda olarak da tüketebileceğiniz bitkileri size sunmak. Ki yeri geldiğinde yorgunluk atmak adına keyif çayı niyetine de içilebilir ya da yağ karışımı ise parfüm yerine sürülebilirler. Her ne olursa olsun, ben sizin vücudunuzun muhteşem şifacı özelliklerine dikkat çekiyorum. Bunu aslında doktorlar da bilir. Vücudunuz daha güçlendiğinde, doktorunuz zevkle ilacın dozunu azaltacaktır.
S: Doktorlar benden umudu kesti. Sizce benim için hâlâ umut var mı?
C: Her zaman umut vardır. Mucizevi denebilecek birçok iyileşme hikayesi duydum ya da şahit oldum. Adı mucize olsa da aslında bu her an, her gün olabiliyor. Siz de onlardan olabilirsiniz. Doğal tıbbın da aslında bir bilim olduğunu anlayın. İlaçların hammaddesi bitkiler. Bitkilerin hammaddesi enerji. Hedefimiz oldukça basit, bedeninizin birçok enerji katmanında yenileyici, pozitif güçler yaratmak. Eğer zaten vücut kendini iyileştirme yeteneğine sahipse, iyileştirecektir. O kendisini nasıl iyileştireceğini daha iyi bilir. “Bu yenileyici güçleri yeterince hızlı şekilde yaratmak mümkün mü?” diye sorsak belki daha isabetli olur. Konseptte, size öğrettiğim yöntemler, verdiğim ödevler kolay. Ama pratikte siz o konseptleri yeterince hızlı bir şekilde hayatınıza dahil etmeye karar verecek misiniz bakalım. Bütün şifalar özünde kendini şifalandırmadır. Yani kimse sizi iyileşmeniz için zorlayamaz, sizin bunu istemeniz ve gereken adımları atmaya gönüllü olmanız gerekir.
S: Doktor musunuz?
C: Hayır ben bir şifacıyım. Arada büyük fark var. Evet diplomalı bir Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Uzmanıyım ve bölümümüz Sağlık Yüksek Okulu’nun bir parçası ama bir doktorun bilgisine sahip olduğumu iddia edemem. Eğitim sürecimizde bize bitkilerin yararını ve zararını bilinçli şekilde ayırt edebilmemiz ve onları kullanmanın birçok yolu öğretildi. Mezun olduktan sonra ise yanında çalıştığım Fitoterapist ünlü bir doktorun 3 yıl kadar çıraklığını/asistanlığını yaptım, yoğunluklu olarak kanserli hastalar için bitki çayları hazırladım. Ama ben bir doktor değilim. Teşhis ya da tahlil yapmıyorum. Var olan teşhis ve tahlilleriniz üzerine, bedeninizin kendi kendini iyileştirme mekanizmasını destekliyorum. Yaptıklarım arasında tahlile en çok benzeyen şey, enerjinizi okuyarak durumun enerji bedeninizdeki yansımalarını gözlemlemem ya da astroherbalizm öğretisiyle göksel etkileri tespit etmem olabilir. Bitkisel ya da enerjisel terapiler sizin hastalığınıza değil, hastalığınızın sebebine (köküne) odaklanır. Her şeyden önce bu yüzden, alternatif şifa yöntemleri modern tıp yöntemleri ile kıyaslanmamalıdır.
S: Neden alternatif yöntemleri kullanmalıyım? Onları özel yapan şey ne?
C: Alternatif şifa yöntemlerinin alternatif olarak dile getirilmesi ilginç bir şey değil mi sizce de? Bu metotların birçoğu, başta Çi, Ki ya da Prana kullanımı içerenler, binlerce yıldır başarılı sonuçlara ulaşan metotlardır. Çin ve Ayurvedik yöntemler ise birçok durumda diğer yöntemlere nazaran daha fazla başarı oranına sahiptir. Bu lafta alternatif metotlar aslında binlerce yıldır kullanılan yöntemler olmuştur. Şimdi ise bütün bu metotlardan haberdar olduğumuz için gezegendeki en iyi, işe yarar yöntemleri pratiğimizin bir parçası yapabiliyoruz. Bu metotlar özel çünkü sadece hastalığı atlatmayı sağlamakla kalmıyorlar, cana can da katıyorlar.