13-19 Ocak Majör Gökyüzü Hareketleri

İster okuyun, ister dinleyin. 🙂

Hareketler:

  • 13.01.2020 21:39 Venüs Balık (VI)
  • 15.01.2020 20:41 Uranüs Düzde 02° (IX)
  • 16.01.2020 21:31 Merkür Kova (V)
  • 20.01.2020 17:55 Güneş Kova (VII)

13.01.2020 İstanbul saatiyle 21:39’da Venüs, Balık burcuna geçti.

Geçiş anında, Venüs-Ay karşıtlığı (2°orb) ve Venüs-Aesculapia üçgeni (0°orb) dikkat çekiyor.

Önümüzdeki bu bir aylık süreçte, Venüsyen enerjiye açlık çekebileceğimizi görüyoruz. Sevgiye, hazza, keyfe olan bu açlığı doldurmamız için gerekli kaynaklara ulaşmaya çalışabiliriz. Bu ulaşma çabası, bağımlılıklara neden olabilir. Aesculapia’nın mevcut desteği, bu anlamda bir şifalanma yaşayabileceğimizi müjdeliyor olabilir.

Başkalarından sevgi almaya kendinizi şartlıyorsanız ve bununla ilişkilerinizi zehirliyorsanız, önümüzdeki süreç bunu fark ederek olumlu anlamda değişip dönüşmenizi sağlayabilir.

Eğer çok veren ama hiç almayan tarafsanız, ilişkiye denge getirme vaktiniz geldi demektir. Çok verme rolünü üstlendiyseniz, alma rolünü üstlenende kabahat aramamalısınız. Onun yerine belki de biraz durup, almak için kendinize fırsat tanımalısınız.

Çok alan taraftaysanız ve karşınızda hep veren, ama hiç alamadığından şikayet eden birisi varsa; bu evrensel kanunu ona güzel bir dille açıklayın. Sizin de verebilme kapasitenize uygun bir alışveriş ortamı yaratın. Bazı insanlar çok coşkuludur ve sürekli vermeye çalışırlar. Ama sonra bakarlar ki alamıyorlar, ilişkilerinde kusur aramaya başlarlar. Oysa ortada bir dengesizlik vardır ve bunda kendilerinin de payı büyüktür. Çok veren ve çok alan yerine, iki taraf da dengeli alıp verirse, çok alan-çok veren diye bir durum kalmaz ve ilişki denge kazanır. Herkesin verebileceği şeyler vardır. Kimisi güzel sözler söyleyerek verir, kimisi bir şey hediye ederek, kimisi dokunarak, kimisi ise hizmet ederek sevgisini verir. Burada sorgulanması gereken mesele, sevginin ne şekilde verildiği değil, kişiyle yakalanan uyumun gerçekliği ve samimiyeti olmalıdır. Samimi olmayan bir ilişkide, beklentiler karşılanıyor olsa bile duygu eksik kalır.

Nihayetinde, Venüs-Balık için sevgimizi nasıl gösterdiğimizin bir önemi yoktur. O görünenin değil, ötesinde olanın önemini fark etmemizi ister. Yoksa sevgiyi herkes kendi tarzıyla ifade eder, bunun bizim alışık olmadığımız bir şekilde olabileceğini anlamak şarttır. Eğer kendi sevgi tarzımıza bağımlı olursak, ufkumuzu yeni sevme biçimlerine kapatırız ve görünene takılı kalırız. Bu da ilişkinin özündeki sevgiye ulaşmayı güç kılar.

“Sevgi bir sihirdir ve ancak sihre inananlar onun gerçek olduğunu görebilir” der Venüs-Balık.

15.01.2020 İstanbul saatiyle 20:41’de Uranüs 02° Boğa burcunda (retrodan çıkarak) ilerlemeye başladı.

Dane Rudhyar 02° Boğa’yı, “Elektrik Fırtınası” sembolizmi ile ifade ediyor [1]

Kendimizi dönüştürdüğümüzde hayatımız da dönüşür.

İnsan doğası gereği dışa dönüktür. En içe dönük olan kişinin dahi hayatı dışarıda gerçekleşen olayların akışıyla şekillenir. Ama biz kendimizi, etkisiz eleman gördüğümüz için, hayatı iç ve dış olarak ikiye bölme hatasına düşeriz. Oysa ne iç vardır ne de dış. Her şey iç içedir. İçte olan neyse dışta olan da odur, dışta olan neyse içte da olan o…

Fırtınanın kopma nedeni bizden bağımsız diye düşünürsek yanılırız. Oysa Fırtınalar insanlar için kopar, insanlarsa fırtınalar için doğar, dediğimizde doğruya yaklaşırız.

Elektrik fırtınası, büyük bir gücün ifadesidir. Dışarıya taşacak kadar dolan büyük bir kudrettir bu. Şayet bu gücü iyiye kanalize edemezse insan, bu güç tarafından yok edilebilir… Bunu kendisi yaratmış olsa bile!

Oysa fırtınanın istediği, içteki büyük güç potansiyeline insanı uyandırmaktır.

Bazı insanlar, bu gücü hayatlarında gelişim fırsatı olarak ele almayı bilirler. Kendilerini toparlar ve yola koyulurlar, böylelikle o fırtına ile -yüksek enerji ile- başa çıkabilecek kabiliyete erişirler. Bu kabiliyet, kendi içlerinde fırtınayı bilinçsiz bir şekilde yaratan kudretle tanışmalarını sağlar.

Bu kudret hepimizin içinde vardır, ama onu elinde tutacak kabiliyete erişmediğimiz için çoğumuzda atıl kalır.

Her hücrenizi oluşturan milyonlarca atomun kudretine sahip olduğunuzu bir düşünün. İsteseniz tüm Dünya’yı ve belki de Güneş Sistemini ortadan kaldıracak bir patlamaya neden olabilirsiniz. Biliyorsunuz ki bu metaforun ötesinde, bilimsel bir gerçek. Peki o zaman neden, içinizdeki kudretin gerçek olamayacağını düşünüyorsunuz?

Elbette ki bilinçli bir varlık olmadan, o sizin kontrolünüze verilemez. Şayet verilseydi, atomun yıkıcı gücü gibi, olgunluktan uzak, yargılayıcı ve çocuksu egonuz sebebiyle etrafınıza büyük zarar verebilirdiniz.

Şimdi bile size verilen gücün, kendinizi uyandırmanız için yeterli sarsıntıyı yaratacak küçük bir güç olmasına rağmen, kendinizi ne kadar yok ettiğinizi görebilirsiniz.

Bu büyük transitle, Uranüs’ün Boğa’da düze geçmesiyle, daha fazlasını talep etmeden önce, içinizdeki fırtınanın sorumluluğunu elinize almanız için teşvik ediliyorsunuz.

Zihninizi ele geçiren, sizi düşünceler içinde boğan bir fırtına var, adına Stres diyorsunuz.

Oysa stres, başa çıkılamayan kudretten başka bir şey değil. O, sorumlu tutulduğumuz hayatı çözümlerken kullanabileceğimiz bir araç olarak kullanıldığı zaman yararlı olacaktır. Herkes belli bir gelişimsel süreçte olduğu için, sorumluluğu en az ve en çok olan kişide bile benzer düzeylerde strese rastlayabiliriz.

Boğa’daki Uranüs kendi bedenimizin, içsel konforumuzun ustası olmayı öğretir. Stres gibi yaşam standardımızı düşüren olumsuz duygular altındayken, gelişim göstermek zordur. Böyle haller içindeyken konforlu hissetmek neredeyse imkansız gibi görünür. Ama o enerjiyi yapıcı bir güce dönüştürebilirseniz, artık konforunuzu bozan bir şey olmaz, aksine yeni konfor alanları bulmanız adına genişlemeniz için sizi cesaretlendirir. Bu öyle bir süreçtir ki, daha önce rahat etmem dediğiniz yerde rahat etmeyi öğrenebilirsiniz.

Bu noktadan sonra bilirsiniz ki, sizin konforunuzu bozuyor gibi görünen o şey aslında hayatınıza gelişmeniz için girmiştir. Hatta onu siz davet etmişsinizdir!

Bu farkındalığı içselleştirdiğiniz anda, ruhunuz aydınlanır, varoluşunuz yeni anlamlar kazanır ve karanlıklarda saklanan anlamına uyanır!

Fırtına sonrası havanın nasıl temiz, yeryüzünün nasıl mis kokulu olduğunu hatırlayın.

16.01.2020 İstanbul saatiyle 21:31’de Merkür, Kova burcuna geçiş yapıyor.

Geçiş anında Merkür-Uranüs karesi (2°orb) ve Merkür-Şiron sekstili (1°orb) dikkat çekiyor.

Kova burcu, ezber bozan, sıra dışı farkındalıkların kaynağı, özgürlüğün kapısıdır. Dünyanın ilkel düzeninden çıkıp, teknolojiyi, bilimi geliştirmesini sağlayan güçtür. Daima farklı düşünmeyi düstur edinenler, Kova burcunun gücünü taşıyanlardır.

“Hayalciler dünyayı değiştirirler” der, Green Gables’lı Anne. 🙂

Dünyada görülmeyeni görünür, duyulmayanı duyulur kılmak hayalcilerin işidir. Eğer onlar olmasaydı, eskiden akla hayale gelmeyen tüm araç gereçlerle tanışabilir miydik? Hayır. Çünkü onlar ortaya atmadan, önümüze koymadan önce, böyle bir ihtiyacımız olduğunun bile farkında değildik.

Artık eski düzenin, dünyaya -gezegene, insan, hayvan ve bitki alemine- hizmet etmediğini bize söyleyerek devrim yaratanlar da bu gücü taşıyanlar olmuştur.

Hayalcilik veya idealizm, geçmişte ne kadar kötülenmiş, değersizleştirilmiş olsa da artık bunun ne denli önemli olduğunun herkes farkında. Bir fikir üretmek dünyanın en kıymetli şeyi…

Merkür‘ün düşüncemizi, iletişim kabiliyetimizi, merakımızı ve dünyayla olan irtibatımızı desteklediğini biliyoruz. Kova burcuna yerleşen Merkür ise bu 1 aylık süreçte, farklı düşünmeyi öğrenmemiz için gereken fırsatlara kapı aralayacaktır.

Geçiş anında dikkatimizi çeken Merkür-Uranüs karesi ise, bu anlamda dönüşüm yaratacak bazı fikirlerin zihnimizde uyanabileceğini, hatta karşımıza beklenmedik yeni düşünce modelleri çıkararak önemli kadersel değişimler yaşayabileceğimizi haber vermektedir.

Eğer stresli/heyecanlı bir dönemden geçiyorsanız, kendinizi bu dönem sinirsel anlamda yıpratmamaya özen göstermeli ve bol bol zihninizi dinlendirmelisiniz. Gevşetici pratiklere veya bitkisel/enerjisel desteklere danışmalısınız.

Ayrıca Merkür-Şiron sekstili de, zihnimizi yeni fikir ve farkındalıklarla besleyip, takılı kalınmış eski bakış açılarını, önyargıları aşmayı kolaylaştıracaktır.

20.01.2020 İstanbul saatiyle 17:55’te Güneş, Kova burcuna geçiyor.

Oğlak burcunun soğuk, sınırlayıcı etkisinden adım adım uzaklaşırken, Güneş‘in de Kova burcuna geçmesiyle göğsümüz genişliyor, içimiz rahatlıyor, dünyamız eski kafalı düşünceler yerine daha heyecanlı, yenilikçi projelere açılıyor.

Yaklaşan Güneş-Uranüs karesi ile esnek düşünmeye mecbur bırakılabiliriz. Artık bize hizmet etmeyen alanlardan özgürleşmek adına, gerçekçi bir adım atmak için sınanabiliriz. Eğer hayatınızı, işinizi, yaşama bakış açınızı ve genel anlamda ruh halinizi değiştirmeyi düşünüyor ama harekete geçemiyorsanız bu uygun bir dönem.

Gördüğünüz gibi, başından sonuna dek bütün göksel hareketler, değişime işaret etmekte. Yenilikçi bir bakış açısı geliştirmemiz gerektiğini öğütlemekte.

Öyleyse, hayalciler iş başına!
Öyleyse, hayalciler iş başına!
Öyleyse, hayalciler iş başına!

.

Referanslar
[1] https://www.jamesburgess.com

Telif Hakkı @ 2020 Fitoenerjist

fitoenerjist.com
Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Email ile Takipte Kalın
Instagram
WhatsApp
error: Content is protected !!
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close