Bu dünyaya iyileşmeye geldik. Kendimizin hakiki versiyonunu bulmak için, ona ulaşmamızı engelleyen marazlarımızdan arınmak için…
Herkes iyileşmeye ihtiyaç duyar. Dünyanın insan için nihai vazifesidir bu.
Doğarız ve iyileşme maceramız o an başlamıştır. Yanımızda, iyileştireceğimiz tonla atasal ve karmik kayıtla beraber artık buradayızdır.
*
Bu dünyaya yaralı doğarız.
Hücrelerimizde, kalbimizde, ancak büyüdüğümüzde anlamlandıracağımız birçok acı barındırırız.
Tüm yaşadıklarımızın, özünde bir şifa projesi olduğunu, kalbin atışını dengelemek hatırına olduğunu, bilinmeze doğru gidilen bir nostalji olduğunu fark ettiğimizde, yaşamın şefkatle ele alınması mümkün olabilir.
*
Herkes iyileşmek için geldiği gibi, iyileştirmek için de buradadır.
Kendi kalbindeki acıları çözen kişi, birlikte olduğu insanlara şefkatli olmaya başlamaktadır. Empati, bunun doğal bir neticesidir. Hakiki, beklentisiz, duyarlı bir yaklaşım kendini iyileştirmenin eseridir.
İnsan, kendini iyileştirdiği alanda kolaylıkla empati kurabilir.
*
Siz kendinizi iyileştirmediğiniz için başkalarını suçluyorsunuz.
Suçlayıcılık, bu dünyada neden bulunduğunuzu unutmanızın bir eseri olarak varlığını sürdürüyor.
Zira, empatinin -iyileşmenin- olmadığı yerde suçlayıcılık vardır; öfke vardır.
İnsan, kendine şefkat duyamadığı bir alanda, başkasına şefkat duyamaz.
*
Anlamak için dinlemek yeterli değildir. Kulağına kalbini koymak şarttır.
Kalbimizle rezone olmadıkça, bir şeyi “anladığımızı” söyleyemeyiz.
Kalbin hissetmediği bilgi, iyileştirmekten acizdir.
Olgun insan, birçok alanda empati yapabilme kabiliyeti kazanmış olandır ve bu sayede hem kendini, hem de başkalarını iyileştirebilendir.
*
İyileşmek; kalbin, ilahi yaratımın her bir zerresi ile barışmasıdır.
Barışmadığınız tüm o şeyler, yaralarınızı işaret ederler.
Krizleriniz ise kanayan yaralarınızdır.
Bir yara kanıyorsa, iyileşmeyi talep ediyordur. Kendisini hatırlatıyor ve şayet ilgilenirseniz iyileşeceğini müjdeliyordur.
*
Karanlıklarda saklanan, sizi korkular olarak zorlayan “görünmez yaralarınız” mutlaka vakti geldiğinde kanayacaktır.
Bu, iyileşmek için en büyük şanstır. Kriz anını bir fırsat bilmeli, henüz onun içindeyken kalbinizi “iyileştirmelisiniz”.
Kriz geçtikten sonra içinizin rahatlamış olması bir şey ifade etmez. Çünkü gerçek iyileşme, kriz anında durumun enerjisiyle barışmanızın bir sonucudur.
*
Işık olsun.