12.12.2019 İstanbul saatiyle 08:12:08’de İkizler burcunda bir Dolunay gerçekleşiyor.
Dolunay esnasında Güneş ve Ay 19° Yay-İkizler aksında olacaklar. Bu derece, halihazırda etkisine girdiğimiz Venüs-Satürn kavuşumunu da büyük anlamda destekliyor olacak.

Dane Rudhyar, bu Güneş yerleşimini: “Köhne bir kuzey köyünde donmuş gölden yazın kullanmak için buz kesen erkek” sembolizmi ile özetler.
Bunu biraz açarsak, zorlu bir şartı kendi avantajına çeviren bir insanla karşılaşırız. Gölün donmasını dert etmek yerine, onun zor şartlarının sağladığı kolaylıkları görebilen bir insandır bu. Bu adam, her şeyin ardındaki avantajı gören bir bilgedir ve bu bilgelik ona kolay yoldan gelmemiştir. Bu şartlar altında bir süre (belki de uzun bir süre) yaşamış ve doğanın kimseye istisna geçmediği yüzüyle dost olmuştur. Bu adam, doğanın güçlerini kendisi ve toplumunun lehine kullanmasını bilen bir şamana dönüşmüştür. Çünkü o doğanın işleyişinin ardındaki sırrı çözmek için dikkatle gözlem yapmayı öğrenmiştir.
Doğa kullanması bilenler için fırsatlarla doludur.
Ve bunda doğaüstü hiçbir şey yoktur. Bir şamanı şaman yapan şey, büyüsel yeteneklerinin de üstünde doğayla bütünleşmiş oluşudur. İnsanlardan başka her canlı bunu bilir ve uygular. Ancak şehirde yaşayan insanlar, doğayla kurulan ilişkinin dışarıda bir şey olduğu sanrısına kapılırlar. Oysaki, içimize aldığımız her nefes, yediğimiz her yemek ve yaptığımız her iş de doğanın bir parçasıdır. Kainat doğanın kendisiyken, bizim ondan ayrı kalmamız zaten mümkün şey değildir. Bu olsa olsa bir illüzyondur. Ruhumuzu kandıran bu illüzyon, dünyanın hakikatlerini uyuşmuş bir zihinle izlemeye sevk eder.
Ama bu bilge/şamanın pozitif/yapıcı yaklaşımını benimsersek, kainattaki her şeyin iyisiyle kötüsüyle bizim hizmetimizde olduğunu idrak edebilir oluruz. Nitekim doğanın kuralları tüm kainata işler, kainatın kuralları ise tüm doğaya…
Belki hayatın bize sağladığı zor şartların üzerine birçok kez çıktık, onlardan dersler alarak kişilik açısından geliştik. Şimdi bu dersleri onurlandırma vakti. Hayatın bizlere öğrettiklerini bilgece hayatımıza adapte ederek, onların verdiği gücü kabul etmeliyiz. Ancak bu şekilde, yaşamda uyum ve dengeyi bulabiliriz.
Güneş’in Yay‘da olduğu bu günlerde, Jüpiter’in Oğlak burcuna da geçmesiyle aslında hayatın bir çalışmalar/deneyimler bütünü olduğunu bu bilgelik sayesinde çok daha iyi anlayabiliriz. İkizler Dolunayı bize bu kapıyı aralıyor. Jüpiter’in yükseliş kapısından geçmek isteyen biz gökyüzü keşişlerine yol gösteriyor.
Oğlak burcundaki Jüpiter, inanmanın yetmediğini, bunun için harekete geçme iradesine sahip olmak gerektiğini anlatmaya çalışıyor ve Güneş’in 19° Yay’daki konumu da bu öğretinin tam şu an uygulanmasının ne kadar elzem olduğunu belirtiyor. Zira şu an Jüpiter’in yönettiği Yay burcunun himayesi altındayız. İhtiyacımız olan ve (1 yıllık) Jüpiter Oğlak döneminde kullanacağımız bilgeliğe tam şu anda ulaşabiliriz.
Meyve ağaçtan ağzımıza düşmez, onu toplamamız gerekir. Bunda can sıkıcı ya da zora koşan hiçbir şey yoktur. Aksine bu sayede, yetkinliklerimizi ve gücümüzü kavrarız.

Venüs bu kutlu günde Satürn ile 1°‘lik orbla kavuşuyor. Tam kavuşumunu ise Dolunaydan bir gün önce 11.12.2019 İstanbul saatiyle 12:00:57’de gerçekleştiriyor. Bu, bize şifayı müjdeleyen bir kavuşumdur. Medikal Astrolojide tedaviye başlamak için ya da adım atmak için önemli bir zaman olarak görülmektedir. Ancak, bu tedavi, ruhsal bir tedavi olmalıdır. Fiziksel tedavileri kapsamaz. Enerji terapileri bu konuda danışılabilecek iyi bir tercih olur. Kendi kendinizi şifalandırmak ve süreci başlatmak için dua, zikir, çigong, reiki çalışmaları ciddi önem taşımaktadır. Ne olursa olsun, bir şeyler yapılmalı ve harekete geçilmelidir. (Enerji terapisi hizmetime dair detaylı bilgi için tıklayın: Bütünsel Enerji Terapisi)
Neyse ki Ay ve Güneş’in Neptün’le kare açısı bu anlamda bizi teşvik edebilir, kendimizi desteklemeye ihtiyacımız olduğunu fark edebiliriz. Bu yerleşim, ruhsal bir pratiğin/terapinin (Neptün) hem fiziksel bedenimize (Güneş) hem duygusal bedenimize (Ay) şifa olabileceğini haber verir niteliktedir.
Ayrıca Dolunay anında Yükselen 17° Yay burcundayken Yükselen-Güneş kavuşumu yaşanacak. Güneş ve Yükselenin hem aynı burçta olması hem de yakın derecelerde bulunup kavuşması çok güçlü bir göstergedir ve bu bir üst paragrafta bahsettiğimiz şifahi konuyu pekala desteklemektedir.
Haritada böylesine birbirini destekleyen yerleşimler görmemiz, söz konusu etkinin ne denli güçlü ve önemli olduğunu dikte etmektedir.
Bu kutsal Dolunayın 12.12 gibi bir portal gününde gerçekleşiyor oluşu da ayrıca tesadüf değildir. 12 Portalı, tıpkı Jüpiter/Yay gibi bizi ruhsal yanımıza açan bir kapı işlevi görmektedir. Yay/Jüpiter enerjisini 10’a katlayan bir kudreti vardır. Dolunay da hallice büyütücü etkisiyle, kelimelerin kifayetsiz kaldığı olağanüstü bir etki yaratacaktır. Noktaları varın siz birleştirin.
Dane Rudhyar, bu Dolunay anındaki Ay’ın yerleşimi için: “Farklı farklı yörelerden zengin miktarda yiyecek ve ürün barındıran bir kafeterya” sembolizmini kullanır.

Yani öyledir ki, Kainat/Doğa kaynaklarını sınırsız bir şekilde önümüze sunar. Ama bu kaynaklar önümüze şıp diye düşmez. Herkesin üzerine düşen vazifeyi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Rudhyar’ın sembolizmindeki gibi, bir kafeteryayı kafeterya yapan şey, içindeki akıştır.
Bu hem insanlar arasındaki duygu akışını hem de hizmet akışını kapsar.
Her ürün bambaşka bir insan emeğinin karşılığıdır. Hiçbir şey kendiliğinden olmaz. Yapan birisi olmadan bir şey var olamaz.
Kafeteryada yemeği yiyen müşteri mi, yemeği hazırlayan şef mi, yoksa onu servis eden garson mu olduğumuz fark etmez, zira bunlar yalnızca mekanın varlığına hizmet eden elementlerin farklı yüzleridir. Hepsi de aynı öneme sahiptir ve mekana hizmetleri eşittir. Bunu bir düşünün. Çünkü Kainat da böyle işler. Kafeterya (mikrokozmos) örneğini zihnimizde büyüterek, tüm yaşamdaki (makrokozmos) yansımasını görebilirsek, bu felsefenin özünü anlayabilir, içselleştirebilir, hissedebiliriz.
Kainatın bolluğu ve bereketi dünyamıza işte böyle iner.
Bütün elementlerin sâfi işbirliğiyle…
Bunu hisseden yürekler, topluma ve kainata katkı olmanın önemini anlayanlardan olurlar Bunu anlayanlar, içtenlikle, vericilikle, sevecenlikle ve kainatın işleyişine imanla, varoluşa katkıda bulunurlar…
“Gıdanın üretimi ve tüketiminde paylaşımcılık her toplumun temelini oluşturur ve bu ruhsal seviyede uyum ve hakikatin neşesini insana kazandırır, lakin bu prensip bunun çok ötesindedir – çünkü hangi proje olursa olsun, işi paylaştığımız zaman yoldaşlarımızla daha iyi bütünleşiriz. Bunun doğrudan bir sonucu olarak da, kendimizi gerçekleştiriyor olmanın muhteşem bütünlüğünün ve saadetinin tadına varabiliriz.” [1]

Aslında ben bunu bir kafeteryadan daha çok, Yüzüklerin Efendisi’ne benzeterek düşünmeyi seviyorum; Tek bir amaçla bir araya gelen, birbirinden çok farklı geçmişi ve kültürü olan canlıların ortak yolculuğu… Hepsi de bu ortak yolculuk vesilesiyle kendilerini gerçekleştiriyor ve gelişiyor. Bunu bu kadar güzel anlatan bir başka öykü var mı 🙂
Yay ve Jüpiter’in temel öğretisinin Kolektife Hizmet olduğunu unutmamak gerekir. Şimdi bu hizmeti, Oğlak transiti eşliğinde dünyada görünür kılabiliriz.
Venüs’ün Dolunay anındaki konumu “İlahi bir hizmet/amelin yapılışı esnasında gaipten gelen koro müziği” sembolizmiyle ifade edilir.
Bu “İlahi Yoldaşlık” [1] olarak da kısaltılabilir. Rudhyar’ın bana Yüzüklerin Efendisi’ni hatırlatan bir başka sembolizmi…
İlahi melodilerin, sözlerin birçok ağızdan sanki tek ağız gibi çıkmasıdır “İlahi Yoldaşlık”. Koroyu tek ve mükemmel bir ses haline getiren şey, her sesin kendine özel tonu ve tınısında saklıdır. Bir tanesinin yokluğu o koroda eksiklik yaratır ve asla aynı hissi vermez.
Günlük yaşantımızda dahil olduğumuz gruplarda mutlaka fark ederiz bu ince detayı. Gruptan biri eksildiğinde, artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Çünkü bu bir enerji meselesidir. Enerjilerin sinerjisidir grubun karakterini ayarlayan. Dolayısıyla tek bir kişinin gruba girmesi/çıkması bu sinerjiyi tepeden tırnağa değiştirme gücüne sahiptir. Bu, kolektifin gücüdür. Sahip olmadığımız bir güce erişebilmemizi sağlayan nihai şey, işte bu kolektifin içinde eriyebilme kabiliyetimizdir.
Bu, bütün burçların tek bir insan potasında erimesiyle yakından ilintilidir. Herkesin kendine has baskın burç dizilimi bulunsa bile, bütün burçlar varlığımızda (ve doğum haritamızda) mevcuttur. Her burç, bizi hayatımızın başka bir alanında destekler, böylelikle bütün 12 burcun gerektiği anlarda yankılanmasıyla hayatımız (koro) oluşur…
Dolunay kutlu olsun.
Referanslar: [1] James Burgess, www.jamesburgess.com
Telif Hakkı @ 2019 Fitoenerjist
fitoenerjist.com