Herkese merhaba 🙏
Biliyoruz ki Şiron, Retroya 1. evde çok güçlü bir Koç vurgusuyla girdi ve Aralık ayına kadar bizlere gerek psikolojik gerek fiziksel konularda şifalanmamız için fırsat getirdi. Şiron Retro yazısında bu konuya detaylı ve genel bir perspektiften yaklaşmıştık. Şimdi ise ortaya çıkaracağı potansiyel bir duyguya parmak parmak istiyorum: ÖFKE 🔥
Öfke, toplumsal olarak küçüklüğümüzden beri bastırmayı öğrendiğimiz, ifade edilemeyen en güçlü duygularımızdan biridir. Bastırılmış öfke, birikir ve büyük psikolojik krizlere, isyanlara, duygusal kırılmalara hatta cinnete varabilir. Dolayısıyla öfke, bastırılan duyguların en tehlikelisi, en kötüsüdür. Öyle ki kişi bu duyguyu dışarıdan algılanamayacak düzeyde başarılı bir şekilde bastırsa dahi, ondan kaçışı yoktur. Çünkü o duygu, içinde bir şekilde dolanmaya devam eder. Bunun neticesi olarak İçinde dolanan bu yüklü ve dengesiz öfke ateşi vücudunu yakmaya başlar. İnflamasyonlar öfkenin dışa vurumlarıdır. Ama öfkenin spesifik olarak yer edindiği bir yer vardır ki o da Karaciğerdir.
Karaciğerimiz, vücudumuzda öfkeyi sakladığımız yerdir. Belli bir seviyeye dek öfkeyi dönüştürme yeteneğine sahip olan bu organımız yanısıra vücuttaki zararlı maddeleri yani toksinleri vücuttan atmak için gereken faaliyetlerden de sorumludur. Esasında karaciğer bir “dönüşüm” merkezidir. Zararlı olan yapılar burada elimine edilir ve yerlerine yararlı olanlar üretilir. Hem üretim hem boşaltım yapan nadide bir organdır anlayacağınız. Ama onun da tolere edebilecekleri bir yere kadardır. Bunu en iyi alkol tüketimi ile kıyaslayabiliriz. Alkol doğrudan karaciğeri etkiler, çünkü doğrudan kana karışır ve kanı temizleme görevi de karaciğerindir. Şayet karaciğerin temizlenmek için ihtiyacı olan fırsat, zaman aralığı kendisine tanınmazsa dönüştüremediği alkolün kendisine zarar verdiğini görmeye başlarız.
İşte tam olarak öfkede de bu böyledir. Bilirsiniz, öfke öyle gelip geçici bir şey değildir. Dışarıda geçmiş gibi görülse de içeride kine, nefrete, yargılamaya, üstünlük hissine, kırgınlığa, içerlemeye, kıskançlığa, dik başlılığa, eleştirelliğe ve strese dönüşerek kalıcılaşır ve kişinin bir parçası olur. Dolayısıyla eğer kendinizi düzenli olarak dengelemiyorsanız, bu duygulardan arındırmıyorsanız öfke tıpkı alkolün zarar vermesi gibi karaciğerinizi harap etmeye başlayabilir.
Karaciğerin harap ettiği ilk nokta ise inançlarınız olacaktır. Karaciğeri zarar görmüş bir birey manevi inançları zarar görmüş bir bireydir. Kendisini daha üst potansiyellere açmakta zorlanır, “yenilenemez” ve dogma fikirlerin içinde kaybolur. Yenilenmek, ilerlemek karaciğerinizin sağlıklı olmasına bağlıdır. Nitekim yöneticisi Jüpiter’i tanıyorsanız ne demek istediğimi bir seviyede anlayabilirsiniz.
Tabii öfke duygusunun bağlı olduğu gezegen Koç burcunun yöneticisi Mars’tır. “Öyleyse öfke neden karaciğerde birikir?” diye sorabilirsiniz. Öfke karaciğerde birikir, çünkü karaciğerin/Jüpiter’in duygusu şefkattir ve bu öfkenin zıttıdır. Bedenimizde yalnızca İyi duygulara yer olduğu için ve bu iyi duyguların yokluğunda yeri zıt duygular aldığı için de öfke, şefkatin tahtına oturmaktadır.
Eğer bir kişi şefkatli bir doğa geliştirmeyi öğrenirse o kişi artık eskisi gibi öfkelenemez. Çünkü öfke oturacak bir taht bulamaz kendisine. Şefkatli olan insan öfkelendiği kişiyi kolaylıkla affedebilir. Affın olduğu yerde, öfke barınamaz. Bizler bu aleme tekamül için geldiysek, ruhumuzu bu negatif duyguların üstüne yükseltip tam zıttı olan olumlu duyguları giyinmeyi öğrenmemiz gerekir. Yaradanla bağlantınızdan mesul ve sorumlu olduğunuzu bilmek isterseniz “Evet” deyin.
Affedebilen olgun bir ruh, kendisini kızdıran genç ruhlara anlayışlı olabilir. Affedicilik, her şeyden önce insanın kendisi için öğrenmesi gereken bir erdemdir. Nitekim öfke, kendi karaciğerine zarar veren bir zehirdir. En iyi karaciğer detoksu da dolayısıyla şefkatle affetmeyi pratik etmektir. Şimdi burada şefkatli bir kalbe sahip olmayı seçin. Şefkatin yaradan tanımını bilmek istiyorsanız “Evet” deyin.
Şefkati besleyen şeylerin başında maneviyat gelir. İnsan maneviyat yoluyla bilgelik kazandığında, hayat ilminde derinleştiğinde şefkati artar – öfkesi azalır. Önümüzdeki günlerde bunun için güzel bir fırsat kapısı aralanıyor olacak. Jüpiter-Neptün sekstili hepimize şayet manevi pratikler yapar, affetmek ve şefkat üzerine tefekkür edersek karaciğerimizin kuvvet kazanacağına işaret ediyor. Yaradana tamamen bağlı olmanın hissini bilmek istiyorsanız “Evet” deyin.
Yoruma “Tümüne Evet” diyerek tümü için izin vermiş olursunuz. 🤗
Işık olsun.✨
Telif Hakkı @ 2020 Fitoenerjist
fitoenerjist.com