Hassas Ruhlar – Empat Hayat Serisi

Kainata armağan edilmiş en güzel şey nedir sizce? Her yerde sınırsız bir şekilde var olabilen? Kendisini sunabilmek için sadece izin vermenize ihtiyaç duyan o sonsuz kaynak? Nedir?

Yin yani Dişil/Feminen prensip ya da enerji, varoluşun özünü oluşturan iki kutuptan biridir. Onu siz; sevgi, güzellik, sanat, müzik, esneklik, şefkat, şifa, duygu, sezgi, rüya, arkadaşlık, iletişim, bağlılık, beslenme, şükretme olarak tanıyor ve eğer “açıksanız” deneyimliyorsunuz.

Açıklık en büyük Yin güçlerden biridir. Ve Yin’e dair bildiğimiz her şey bunun neticesi olarak var olur. Aynı şekilde Dünya da, ilk günlerinden beri yaşamı işte bu açıklık sayesinde var etmiştir. O yüzden Dünya bizim Annemizdir.

Yin, kainatın doğumunu mümkün kılan alandır, ışığın parlama fırsatı bulduğu karanlıktır. O olmasa, ne hayat var olabilirdi ne de ışık parlayabilirdi…

Herkes, içinde bu Yin prensibi ile doğdu ama kullanmak çok azımız tarafından tercih edildi. Kim olduğumuz ya da Kadın veya Erkek olduğumuz fark etmeksizin o hepimize verilmiş iki kutuptan aslında en biriciği oldu. Nitekim Yaratıcılık herkesin ortak arzusuydu, kendi Yin’ini onurlandıran herkesin edinebildiği bir haslet olsa da. Elimizin altında var olan bu ilahi gücü varlığımızda kuşanmak, yaşamımızda bu prensibi aktive etmek için; varlığımızdaki Yin merkezlerini uyandırmamız gerekliydi ne de olsa. O yüzden birçok savaş verildi, Yang, Yin ile tamamlanmak arzusuyla yanıp tutuştuğundan kendi yolunda aşırılığa kaçtı ve neticede elinde sadece kendi yarattığı sonuçla kaldı.

Neyse ki artık, zehirli düzeyde Eril/Yang’laşan ve Yin’ini unutmaya ramak kalmış dünyanın, evrimleşme sürecinde adım adım bu Yin prensibini şifalandırma konusunda ivme kazandığını görmekteyiz. Bu ivme sayesinde şu an geldiğimiz nokta nihai nokta olmasa da eğer isterse Yin bir bireyin sağlıklı şartlar içerisinde yaşayabileceği ortam hazırlanmış durumdadır. Yin bir birey, kendi varlığını isterse rahatlıkla onurlandırabilir artık.

Zamanın değişken akıntılarının huzurunda, daima bu Yin doğayı kolaylıkla özümseyebilen insanlar doğagelmiştir. Biz bu insanları kalplerinin hassasiyetinden tanırız. Toplumda yaralı bir şekilde mevcut olan Yin prensibin yaralarını sarmak için doğmakta olan bu insanlar, bedenlenmiş Yin’dir. Ama ne yazık ki, Kolektif Yin’in hissettiği her şeyi üzerlerinde hissetme gibi bir Acı Bedenle de doğdukları için Yang durumun yarattığı kaos onları hala sarsar. Neyse ki bunun da bir çözümü mevcuttur;

Sevgi, kainattaki muhtemelen en kutsal Yin yaratımıdır ve yalnız Yin varlığını onurlandıran bir insan tüm kalbiyle sevebilir. Böylelikle koşulsuz sevmek bunun doğal, çabasız bir sonucu olarak kendisini gösterebilir. Dünya’daki kaostan ötürü bir diğerini ötekileştirmek, sağlıklı çalışmayan Yang prensibin eseridir. İsterse herkes, Dişil varlığını Eril prensibin güvenli alanında sağlıklı temellendirerek bunu başarabilir.

Aşırı Hassas Kişilik, Empat ve başka kültürlerde başka isimlerle bildiğimiz Yin İnsan, şayet kendi varlığının bilincine varabilirse bunu çok az bir çabayla gerçekleştirmeye yetkindir. Nitekim empati, sevginin en üst oktavıdır. Kendi varlığının bir diğerinin varlığında eridiği, Ben-Sen kavramının yok olduğu bir noktadır.

Empati yapmayı öğrenmek tüm insanlığın farzıdır ve bunun da çaresi kendi yaralı Yin benliğini şifalandırmaktan geçer.

Kendisindeki Yin’i benimseyemeyen bir insan sevgiye sağlıklı yanıt veremez. Yin sağlıklı değilse, Yang da sağlıklı olamaz zira ikisi bir dengeyle var olmalıdır.

Bir diğerinin yokluğu, varoluş krizinin sebebi olarak görülmeye yeter…

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Email ile Takipte Kalın
Instagram
WhatsApp
error: Content is protected !!
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close