
Herkese merhaba.
18 Mars 2022 İstanbul saatiyle 10:17’de Başak burcunda bir Dolunay gerçekleşti.
Oldukça dişil bir enerji ile çevreliyiz, alıştığımız, bildiğimiz hareket getiren dolunaylardan çok farklı, içimize dönüşü, duygularla yüzleşmeyi, uzun süredir sakladığımız ve belki kendimizi çok sabitleyerek ilerlemekten alıkoyduğumuz şeyleri fark ettiğimiz kutlu günlerdeyiz.
Neyi daha iyi yapsaydık daha mutlu olabilirdik? Hangi adımı atsaydık yaşamımızda farklı ve daha iyi bir yerde olmamızı sağlayabilirdik?
Bunlar sorulması fark yaratan sorulardır, ama burada asıl fark yaratacak olan bu sorulara nasıl yaklaştığımızdır; yapılmışa karşı suçluluk geliştirmemek gerekir. Yaşanılan her şey, Dünya deneyiminin bir parçası olarak ve olgunlaşmak adına bir araç olarak görülmelidir.
Eksiklikler, sadece tamamlanmak için vardır. Ama bir şeyin eksik olması seni eksik yapmaz. Herkes öğrenme sürecinde, bulunduğu noktada tamdır; ve olması gereken, sürecin ilerlemesinde ihtiyaç duyulan şey, tam olarak “anda var olan”dır. Dolayısıyla, bir şeyleri farklı yapmak, her halükarda geçmişteki benlik için olağan değildir. Çünkü insan sadece andaki kabı kadar alabilir ve verebilir. Şayet daha iyisinin olabileceğine dair bir farkındalığa ve beceriye şimdi sahipsen, bu, bunu şimdi yapabilmen içindir.
İnsanın kendisine gösterebileceği en karamsar davranış kendini suçlaması, yargılaması, eksik bulmasıdır. Oysa ne bir hata vardır ne de bir suç. Suç yoktur, çünkü yalnızca öğrenilecek dersler vardır. Birçok insan yaptıklarının, etkilerinin farkında olmadan davranır. Dış tesirlerin, negatif yüklerin insanın üstünde adeta karanlık bir katmana dönüşmesi, onun karanlığı kendine ait bir elbise zannetmesine neden olur. Oysa o elbiseyi çıkarıp, üzerindeki “kir”leri temizlediğinde yalnızca ışık kalacaktır. Öyleyse, hiçbir kimse geçmişi nedeniyle yargılanamaz. İnsan, her an evrilip gelişme kudretindedir.
Hata, bir öğrenim tahtası işlevine sahiptir. İnsan, kusursuz adımlar atma çabasından dolayı birçok anlamda kendini bloke eder ve sabitlik yaratır. Hata yapmak için kendine izin vermek, yapmak istediğin şeyi yapabilme becerisini elde edene kadar biraz beceriksiz olmanın, seni “özünde beceriksiz” yapmadığını, “öğrenene kadar böyle göründüğünü” anlamanı sağlayacaktır.
Geçmişte hata olarak adlandırılmış ve seni o zamana zincirlemiş, ilerlemekten alıkoymuş ne varsa, bunların üzerinde bıraktığı ağırlıktan arınmaya ihtiyaç duyman belki şimdi başlamış olabilir. Zincirler kendisini şimdi çok daha net hissettiriyor olabilir. İşte tam da bu hissediş -farkındalık-, çözülmek için ihtiyacın olan anahtardır ve özgürleşmeyi kendiliğinden, farkındalığın gücüyle gerçekleştirmeni sağlayacaktır.
Dişil güçler, bireyler, etkenler, biz bu farkındalığın gücünü elde ederken yaşamımızın merkezinde yer alabilir. Buna izin vermek, hayatımızdaki tüm dişil temsili varlıklara özel önem vermek, faydalı bir pratik olacaktır.
Hepimiz için aydınlık, sevgi ve ahenk dolu bir süreç olmasını dilerim. Ve öyle de oldu.
Işık olsun.