
Duygularla ilişkimizi doğru kurmak, hayatımızın en temel ihtiyacıdır. Bu, haritalarımıza Ay ile olan ilişkimiz olarak yansır ve duygusal ihtiyacımızı, yaşamımızdaki konulara yönelik nasıl bir duygusal temelle hareket etmemiz gerektiğini anlatır. Bir insan, ancak Ay burcunun öğretisine göre hislerini ele alabildiği zaman duygusal ahenk kazanır. Bu, insanın hayata atılmak için güvende hissetmesini sağlayan ilk limanıdır.
Aysal temelini oturtmamış herhangi birisi için duygular, bastırılması gereken, yanlış yönlendirilen, içe çekilen şeylere dönüşme riski taşır. Ve duyguların bu şekilde sıkıştırılması, kızgınlığın öfkeye, suçluluğun nefrete evirildiği ciddi psikolojik travmalara yol açar. Farkında olunmasa bile onlar oradadır.
Bilinçaltında yer eden tüm bu “ötekileştiren” ve “değersizleştiren” duyguların hepsinin temelinde elbette sevginin yoksunluğu yatar. Korku bile aslında sevginin yoksunluğu yüzündendir. Nitekim korku, bilginin / anlayışın yoksunluğudur. Sevgi ise, her şeyin ardındaki hakikati idrak etme gücüdür…
Yaşanan olayların korkuyla ele alınması yüzünden bu olaylar travmaya dönüşür. Ve travma, o duyguyla yüzleşmektense, ondan kaçmamız için bizi motive eder. Travma, sanıldığı gibi her zaman büyük, yaşam değiştiren bir olay olmak zorunda değildir. Hatta bu kendi başımıza bile gelmek zorunda değildir. Gerçek bir olay bile olmayabilir. Kendimizi ikna ettiğimiz veya edildiğimiz herhangi bir inanç bile hücrelerimize işleyen korkuya (travmaya) neden olabilir.
O yüzden, günümüzde birçok insan kendini “sebepsiz” korku, anksiyete, depresyon içinde bulduğu için şaşırıyor. Oysa hiçbir şey sebepsiz değildir. Sadece, Aysal beden -diğer bir adıyla duygusal beden- kendisine korku yaratan şeyden uzak durduğu ve onu bilinçaltında / hücresel düzeyde tuttuğu için Bilinçte / görünürde bir sebep bulunamıyor. Ay’ı neyin rahatsız ettiğini, sizi neyin hasta ettiğini anlamak için neyden çekindiğinize bakın.
Ay, bilinçdışıyla doğrudan irtibatımızı ifade ettiği için, onunla yalnızca bu görünmez -duygusal- bedene temas ederek iletişim kurabiliyoruz. Biz sadece netice olan duyguların bilince ulaşmasıyla Ay’ımızın durumunu anlayabiliyoruz.
Öyleyse, korkularımızı, çekincelerimizi, yargılarımızı, endişelerimizi haklı çıkarmak yerine onların ardındaki gerçeği araştırmaya koyulmalıyız. Aksi halde, tüm yaptığımız kendimize habersiz kalmayı bilinçli olarak seçmek oluyor.
Kendimizden haberdar olmak, ilk başlarda bizi sıkıştıran şeylerin ardında neyin olduğunu bilinçli olarak araştırmak demek olabilir ve bu başta korkutucu gelebilir. Ama bunu her şeyden önce kendimiz için yaptığımızı hatırlamalıyız. Sağlığımız, mutluluğumuz, başarımız, yaşamla ahengimiz tamamen duygularımızla ahengimize bağlı.
Şimdi bunun için bir adım atalım, kendimizi bu zamana dek kendimizden saklayan yanımızla kucaklaşalım. Ay’ımızla barışalım, onun ihtiyaçlarını bilerek ve isteyerek karşılayalım. 🤗
Işık olsun. ✨️