Terazi Dolunayı (2022) | Yeniye Doğmak

🌸En konforlu okuma deneyimi için bilgisayarı tercih edin.🌸

Herkese merhaba 🙏
16 Nisan 2022 İstanbul saatiyle 21:54’te Terazi burcunda bir Dolunay gerçekleşti.

Oldukça içe dönük bir Dolunay. Her ne kadar Terazi ve Koç ikilisi baş rolde olsa da, gökyüzünün eril elementleri olan hava ve ateş elementlerinin eksikliğini hissediyoruz. Daha dişil, daha dingin, daha manevi, daha psikolojik, daha pasif bir enerjiyle hareket ediyoruz.

Bu, dönüşümsel, Plütonik bir Dolunay. Bilhassa anneye ve anne atalarına dair konuların şifalandırılması için güçlü bir destek alıyoruz. Beslenmiş hissetmediğimiz, aksine manipüle edilerek mecburiyet hissettirilmiş tüm ilişkilerin de fark edilerek ya dönüşüme uğraması ya da sona ermesi için gereken tetikleyici güçler aktif.

İhtiyaçların göz ardı edildiği tüm ilişkiler içerlemeye yol açar ve bu da ilişkinin beslenip gelişmesinin önünde güçlü bir engel teşkil eder. Sağlıksız duygusal bağlanma, bağımlı ve dengesiz duyguların açığa çıkmasına neden olur. Bu kadar güçlü duygulara sahip olmak ise güçlü duygusal patlamalara yol açar.

Ressam: aenaluck

Biliyoruz ki böylesi bağlar, genellikle karmiktir ve kişi durumun üstesinden gelene kadar da “güçlü duygular” etkisi altında kalır. Bu da aslında, kişinin kendi kendini manipüle etme şeklidir. Diğerlerinin manipülasyonu bunun yanında çok daha hafif kalır. Öz-manipülasyon, bir ilişkideki en tehlikeli şeylerden biri olabilir. Hissedilen yoğun aidiyet, bağımlılık, bireyi bir seviyede besler; bir o kadar da eksilttiği halde negatif taraflar görmezden gelinir.

Kişinin, kendine iyi gelmeyen bir şeye, bile bile tutunabilmesinin tek yolu, bilincini o iyi gelmeyen şeyin seviyesine düşürmesidir ki ancak böylelikle o şey normalleşebilir. Çünkü normalleştiğinde, zararlar göz ardı edilebilir olur.

Bir şeyin zararlı olduğunu, ancak bilincimiz o şeyin üstüne yükselmeye başladığında kalben fark edebiliriz. Kalben fark etmek, dönüşüm krizini başlatan ilk kıvılcımdır. O yüzden o krizi onurlandırmalı ve onun içinden geçerek temiz bir sayfa açacak fırsatı kendimize tanımalıyızdır.

Bu süreçte kendi kendimizi beslemeyi, şifalandırmayı öğrenmemiz istenir. Başkalarının bizi duygusal anlamda beslemeyi bırakması/terk etmesi bir yere kadar hayatımızı etkiler, ama kendimizi terk ettiysek tüm yaşamımız boyunca bunun etkisini hissetmeye devam ederiz. Şifaya ihtiyaç genellikle buradan doğar. Çünkü bir insan kendini tam anlamıyla besleyebildiyse, dış etmenlerin yoksunluğundan neredeyse hiç etkilenmeyecektir.

Öyleyse, bu zamanı, kendimizi terk ettiğimiz alanlarda, tekrar şefkatle beslemeye başlayarak değerlendirelim.

Ressam: Yuumei

Bakmayı, pansuman etmeyi unuttuğumuz yaralarımızla ilgilenmeye başlayarak, iyileşmek için umut dolu bir adım atalım. Ancak ilgilenirsek yaralar iyileşir. Çünkü iyileştiren şey zaman değil, şefkattir.

Bunun hatırlanmasıyla, özşefkatin hayatın her anında ve her köşesinde hatırlanması sağlanabilir. Zira belki de hayatımızın bir kısmında şefkatli davranırken bir kısmını göz ardı etmiş olabiliriz. Bu da sahte bir özşefkat algısı yaratmış olabilir. Özellikle de ailesel travmaları arkaplana süpürmüş olabiliriz ve bu da bizim şu anda tam olarak ışığımızı ifade etmemizin önüne geçmiş olabilir. Tüm bunlar, bu zamanda kendimize sorulması gereken, fark edilmesi istenen sorulardır. Şimdi fark edildiği takdirde, ciddi şifalanmalar gözlemlenebilecektir ve zamanın enerjisi bize bunu vaat etmektedir.

Elbette bu Terazi Dolunayında her şeyi çözdük, tüm travmaları arkada bıraktık gibi bir şey beklemiyoruz. Ama normalde olduğundan çok daha fazla konuyu ve duyguyu şimdi çözebiliriz. Önemli olan bir yerlerden başlamak, adım adım parçaları tamamlamaktır. Kişisel gelişim yolculuğuna başlamış birisi bunu bilir ve bundan şikayet etmez. Bilir ki, ne kadar göz ardı etmek daha kolay ve konfor alanının içinde görünse bile, aslında gerçekten acı veren ya da içten içe eksik hissettiren şey bu unutulmuş, şefkatsiz kalmış taraflarımızdır.

Tam olmak, kendini hatırladıkça gerçekleşir. Kendinde olan parçaları -hatırlayıp– kendine iade ettiğinde, yüzleştiğinde gerçekleşir.

İçinde olduğumuz zaman, bu eksikliği başkalarına projekte etme alışkanlığını bırakarak sorumluluğu tekrar teslim almamız içindir.

Ne kadar bunu yapabiliyoruz? Ne kadar hala başkalarını suçluyoruz?
Çözüm olan özşefkatin ortaya çıkması için, önce suçlamayı bırakmak gerektiğini hatırladığımızda, işler değişmeye başlayacaktır.

Dış etkenleri suçladığımızda, çözümü arama seçeneğine sahip biri olmak yerine, o şeyin kurbanıyızdır. Bu kurban psikolojisi, her türlü ilişkide yıkımı getiren öncelikli neden olmaktadır. Zira kendimizi kurtarmak için köprüleri yıkarız, ilişkinin şifalanması için gereken özveriyi, şefkati, denge alanını yaratmaktan kaçınırız. Oysa bir problemden kaçmak, genellikle gerçek çözüm değildir. Çünkü orada öğrenilecek bir ders vardır ve insan o dersten kaçtıkça, karşısına başka bir formda tekrar çıkmaktadır.

Genellikle insanlar, hayatta yeni bir fazın başlaması gerektiğini hissettiklerinde, eskiye dair her şeyden kaçmaya meyilli olurlar. Ama yeniye geçiş, ancak geçmişle barışmakla gerçekleşebilir. Geçmişin, geleceğe musallat olmamasının tek yolu budur. Bir şeyleri kalp açıklığı ve cesaretle bitirmek ve geleceğe aydınlık bir adım atmak için o şeye dair tüm korku ve yargıları temizlemek gerekir. Geçmişe dönüp baktığında, güvenli ve huzurlu hissetmek gerekir.

Geçmişin sağlıklı bir şekilde kapatılması, Kök çakranın sağlığı için elzemdir, ancak bu sayede geleceğe –Tepe çakraya- doğru sağlıklı bir enerji akışı gerçekleşebilir. Aydınlanmayı getiren de işte budur. Ölmeden ölmek, geçmişi arkada bırakmaktır; Aydınlanmak ise yeniyi tam bir berraklıkla kabulde olmaktır.

Resssam: Christos Karapanos

Bu Terazi Dolunayı misali, dönüşüm için önemli vakitler geldiğinde, hayatımızda çok büyük dönüşüm ve değişimleri talep ediyor olabiliriz. Ama sorulması gereken asıl sorular şunlardır;

  • Ben hayatımda büyük bir değişim için hazır mıyım?
  • Talep ettiğim değişime uygun büyüklükte bir sorumluluk üstlenebilir miyim?
  • Büyük değişimin gerçekleşebilmesi için, buna hizmet etmeyen tüm eski alışkanlıklarımı bırakmak; yani ölmeden ölmek ve yeni bir yaşama dirilmek (aydınlanmak) istiyor muyum / kendime izin veriyor muyum?

Bazen hazır olmadığımız şeyler istediğimizde, ettiğimiz talepler ve hayatımıza yönelik şikayetlerimizle sadece boş konuşuyor oluruz. Çok açık bir şekilde tüm bu soruları kendimize sorarsak anlarız ki, aslında önümüzdeki tek engel bizizdir. Geçmişe hissettiğimiz güçlü duygulara tutunmayı istiyorsak, özgürleşmiş bir gelecek istemiyoruzdur, yalnızca kendimizi kandırıyoruzdur.

Şüphesiz, bunu fark etmek bile, hazır olanlarımız için, önümüze koyduğumuz cam duvarları yıkabilecek güçtedir. Bu farkındalığı onurlandırarak, zamanın verdiği içsel yıkım, dönüşüm enerjisini şefkatle ele alabiliriz.

Şefkat, bu zamanı iyileştirecek en özel yardımcı olarak şimdi burada ve bizimledir.

Ressam: Yuumei

Peki şefkat nedir?
Şefkat, bilinçli sevgidir. Sevgi enerjisini bilerek ve isteyerek iletmektir. Sevgi dili ile konuşmayı seçmektir.

İnsan neden şefkat duymalıdır?
Geçmişin acısını iyileştirebilecek tek şey, bilinçli olarak o deneyimi şefkatle eritmektir. Bu eritme prosesine bizler affetmek deriz. Ve aslında başka bir şeyi, kişiyi affetmek sadece bir illüzyondan ibarettir, çünkü esasında yaptığımız şey kendimize şefkat göstermektir. Geçmişe tutunan, hala onunla acı çeken tarafımıza şefkat ışığını tutmaktır. İnsan kendisine şefkat gösterdiğinde, yani bilinçli sevdiğinde, başkalarına kendiliğinden şefkat gösterebilir olur. Bu bir çaba ya da mecburiyet hissi doğurmaz. Çünkü tüm acıların ve huzursuzluğun kaynağı İnsanın kendisini özşefkatten yoksun bırakmasıdır. Kendini özşefkatten yoksun bırakan kişi muhtaç hissettiği için bunu dış dünyaya projekte eder ve tüm sınayıcı ilişkiler, deneyimler özşefkati hatırlaması için kişiyi tetikler. Şu çok açık bir gerçek ki, özşefkat olmadığında insan mutlu olamaz. Mutluluk da işte bu yüzden aranamaz. Zira onun asıl kaynağı içeridedir ve içeridekinin farkına varıldığı kadarıyla dışarıya taşmaktadır.

Öyleyse bu zamanı, özşefkati yeni bir seviyede deneyimlemek için bir başlangıç olarak ve eskinin hizmet etmeyen yapılarından -özşefkatin yükseltici alanında yaşanılan- bir arınma olarak deneyimlemeyi seçelim.

Terazi Dolunayımız kutlu olsun.

Işık olsun.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Email ile Takipte Kalın
Instagram
WhatsApp
error: Content is protected !!
search previous next tag category expand menu location phone mail time cart zoom edit close